Nussi Production DİKKAT KÖPEK VAR! Projesi Tanıtımı

Nussi Production DİKKAT KÖPEK VAR! Projesi Tanıtımı

Logline


Köpek gezdirerek hayatını kazanan, hayvanlara düşkün ama insanlara mesafeli genç bir adam, her biri birbirinden tuhaf arkadaşlarıyla birlikte yasadışı köpek üretme çiftliği de olan kötü bir pet shop sahibine karşı savaş açar.


Dikkat Köpek Var


Kısaca


Murat, Bağdat Caddesi yakınlarında yaşayan genç bir adamdır. İnsanlara karşı mesafeli biridir. Pek kimseye yaklaşmaz. Ama hayvanseverlerin ondaki yeri başkadır. Özellikle de gezdirdiği hayvanların sahiplerini arkadaşı görür. Bunların arasında da kendisi gibi ayrık otu bellediği birkaç arkadaşının yeri başkadır.

En yakın arkadaşı sık sık alışveriş yaptığı veteriner namzedi Yeşim’dir. Yeşim’in annesinin küçük bir veteriner kliniği ve girişinde küçük bir pet shop’u vardır. Yeşim de onunla beraber çalışmaktadır. Aralarında adını koyamadıkları arkadaşlıktan öte bir çekim vardır. Ancak ikisi de çekingen insanlar oldukları için birbirlerine açılamamaktadır.

Bir gün mahalledeki büyük pet shop’un sahibi, köpek üretme çiftliği de olan Tahir müşterilerine köpeklerini gezdirme hizmeti de vermeye başlar. Fakat şirketin çalışanları köpeklere kötü davranmaktadır. Tahir kötü bir adamdır ve hayvan sevgisinden oldukça uzak, para düşkünü biridir.

Murat, Yeşim ve mahalledeki arkadaşları, Tahir’e ve hayvan düşmanlığına karşı savaş açar. Artık tek hedefleri hayvanlara kötü davranan Tahir’i alaşağı etmektir.

bağdat caddesi murat

Dizinin içinde geçtiği dünya


Dizinin ana mekânı Bağdat caddesi ve çevresi. Buradaki kafeler, parklar, sokaklar ve sahil sık sık göreceğimiz yerlerden. Ayrıca Murat ve arkadaşlarının kendilerine has evleri de… Ayrıca Murat’ın her gün uğradığı Yeşim’e ait küçük pet shop ve klinik…

Her gün gördüğümüz sokak hayvanları ve Murat ve arkadaşlarına yoldaşlık eden köpekler de dizinin önemli oyuncularından.

Bağdat Caddesi ve civarındaki sokak hayvanları ve onlarla ilgilenen insanlar ve Tahir’le olan mücadeleleri dizinin esas konusu.

Tema


tema diziHayvan sevgisi… Dizi bütünüyle hayvan sevgisi üzerine kurulu. Murat ve arkadaşlarının hayvanlarla olan sevgi dolu ilişkileri…

Hayvan haklarıyla ilgili farkın dalık… Dizi özellikle, her gün sokaklarda gördüğümüz hayvanların hakları, bu konudaki yeni yasal düzenlemeler ve onlara karşı sorumluluklarımız konusunda farkın dalık yaratmayı amaçlıyor.

Arkadaşlık… Murat ve kendisi gibi ayrık otu arkadaşlarının arasındaki dostluk ve onların hayvanlarla olan sıkı bağları…

Aşk… Murat ve Yeşim’in arasındaki önce yakın arkadaşlıkla başlayan sonradan aşka evrilen ilişkileri…

Yaratılacak Sosyal Farkındalıklar


Kötü alışkanlıklar… Sigara, alkol gibi topluma sağlığına zarar veren alışkanlıklarla ilgili didaktik bir havaya girmeden uyarılarda bulunulacak.

Kadına şiddet… Yine toplumun kanayan bir yarası olan bu konu yeri geldikçe anımsatılacak.

Çevre bilinci ve çöp ayrıştırma… Türkiye’de yavaş yavaş yerleşen bu konulara dikkat çekilecek ve özellikle çöp ayrıştırması konusunda eğitici olunacak.

Avrupa’da Türk kimliğine bakış açısı… Yabancı ülke insanlarının, Türklere karşı olan taraflı bakış açıları ve doğru bildikleri yanlışlar konusunda izleyenler bilinçlendirilecek.

Marka İçin


Son birkaç yıldır sevindirici bir şekilde toplumun tüm sosyo-ekonomik katmanlarında hayvanlara karşı duyarlılık artıyor. Gerek toplum gerekse devlet hayvan haklarının korunmasından sokak hayvanlarının yaşam şartlarının iyileştirilmesine kadar pek çok çaba içinde. Bu konu tabii ki bir sosyal sorumluluk projesi olarak çok sayıda marka tarafından da gündeme alınıyor.

Markalar bu projeleri kendileri yaptığında doğal olarak kendi “branding”leri öne çıkıyor ve ne yazık ki bu projeleri satışlarını desteklemek için kullandıkları algısı oluşuyor.

Markalar, hali hazırda yapılan sosyal sorumluluk projelerine destek olduklarında da hem markaları çok geride kalıyor hem de bu projeler genelde yaygınlaşamadıkları, hedef kitleleri muğlak olduğu ve küçük kitlelerle sınırlı kaldıkları için marka imajına katkıları çok az oluyor. Markanın bu projelerde verdiği destek ne kadar büyük olursa olsun tıpkı karanlıkta geçen bir transatlantik gibi, görülmüyor.

Dikkat köpek var projesi, özünde bir sosyal sorumluluk projesi. Ama yapısı, birçok diğer sosyal sorumluluk projesinden farklı. Söylemek istediklerini parmağını sallayarak, üst perdeden söylemiyor veya hayvanları acındırmaya çalışmıyor. Tam tersine samimi ve eğlenceli. Hedef kitlesi belli. Sürekli ulaşılabilir bir mecrada. Heyecanlı ve neşeli bir öyküsü var.

Son birkaç yıldır sevindirici bir şekilde toplumun tüm sosyo-ekonomik katmanlarında hayvanlara karşı duyarlılık artıyor. Gerek toplum gerekse devlet hayvan haklarının korunmasından sokak hayvanlarının yaşam şartlarının iyileştirilmesine kadar pek çok çaba içinde. Bu konu tabii ki bir sosyal sorumluluk projesi olarak çok sayıda marka tarafından da gündeme alınıyor.

Rahat izlenir bu öyküyü tümüyle “hayvan hakları” fikrinin üzerine kurarak hem mesajını net bir şekilde veriyor hem de zevkle izlenen, ilgi çeken, bu sayede hakkında bahsedilen yapısıyla destekçi markaların görünebilir olmasını sağlıyor.

Yani aslında bir taşla iki kuş vuruyor: Bir Youtube videosunun destekçiliğinin tüm olanaklarının yanına aynı zamanda bir sosyal sorumluluk kampanyasının imajını ekliyor.

Ayrıca yine bir sosyal sorumluluk kampanyasının yapamayacağı şekilde ürünlerin de görünmesine fırsat tanıyor. Dizi hayvanlarla ilgili olduğu için hayvanlara yönelik pek çok ürünü sergileme olanağı sunuyor. Ayrıca öykü Bağdat caddesi çevresinde geçtiği için hedef kitlenin sosyo-ekonomik yapısı söylenmeden tanımlı hale geliyor.

Karakterler ise 14 ile 80 yaş arasında. Her yaş aralığının hayvanlarla ilişkisini, her biri için evcil ve sokak hayvanlarıyla birlikte yaşamanın anlamını verecek bir yelpaze tasarlanmış durumda. Bu sayede sergilenen ürünlerin hedef kitlelerini belirlemek de mümkün oluyor.

Genel Öykü


Murat babasının işçi olarak gittiği Almanya’da doğup büyümüş. Babası, annesini ve onu Murat daha 6 yaşındayken terk etmiş. Murat, annesiyle birlikte gurbette zorlu günler geçirmiş. Anne çalışmış, oğlunu büyütmüş… 7 yıl önce annesinin ölümünden sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapmış. Elindeki tüm parayla Bağdat Caddesi’ne yakın çok küçük bir dükkân ve ufak bir daire almış.

Bugün, dükkândan gelen kirayla ucu ucuna geçiniyor. Aynı zamanda mahallelinin köpeklerini gezdirerek az da olsa ek gelir sağlıyor. Zaten paraya önem vermeyen bir adam. Köpek gezdiriciliğini para için değil hayvanlarla vakit geçirmekten zevk aldığı için yapıyor. Kazandığı paranın çoğunu da sokak hayvanlarına harcıyor. Hayatta en sevdiği varlık ise köpeği.

Murat insanlara karşı mesafeli olsa da hayvan sahiplerinin onun için özel bir yeri var. Özellikle gezdirdiği hayvanların sahiplerinin… Ancak bu köpek sahiplerini de iki gruba ayırmış durumda. İlk grupta köpeklerini gerçekten seven iyi insanlar var. Onlardan para almadığı bile oluyor. Diğer grupta ise köpeklerine sadece gösteriş ve imaj kaygısıyla bakanlar… İkinci gruptan hiç hoşlanmıyor. Ancak onların köpeklerini de her hayvan gibi seviyor. Bu yüzden ikinci grubun köpeklerini de sahiplerinden hoşlanmasa da gezdirmekten diğerleri kadar keyif alıyor.

Sevdiği, iyi geçindiği köpek sahipleriyle arasında bir dostluk var. Zaten mesafeli, pek arkadaş canlısı sayılmayan Murat’ın küçük arkadaş çevresi de bu insanlardan oluşuyor. Peki kim bu köpek sahipleri?

Melis… Melankolik, kronik depresif bir psikolog. Genelde evinden çıkmayan biri. 30 yaşında. Golden Retriver veya benzeri ırklardan birinden, büyükçe ve çok sevecen bir köpeği var. Depresyonu azdıkça ona sarılıyor, rahatlıyor. Bu yüzden köpeği onun için neredeyse tanıdığı tüm insanlardan daha değerli. Köpeğinin adı Luna.

Nejat… Tam hippi. Uzun saçları, bol paça pantolonları, geniş yakta gömlekleriyle dolaşıyor hala. Her fırsatta hala Lale Pastahanesi’nden ve hippilik günlerinden bahsediyor. Hatta evinde John Lennon’la fotoğrafı bile var. Çok zengin bir ailenin çocuğu olduğu için hiç çalışmamış. Nejat beklenmedik bir şekilde çapkın.

Her gün gencecik ve muhteşem güzellikte yeni bir kadınla sevgili olan yaşlı ama ruhu genç bir adam. 65 yaşında. Sokakta bulup büyüttüğü bir köpeği var. Adını Peace koymuş. Nejat aynı zamanda barınak gönüllüsü. Haftanın birkaç gününü barınaktakilere yardım ederek geçirmekte.

Eren tourette hastası 14 yaşında fırlama bir çocuk. Tourette yüzünden zaman zaman istemeden küfürler ediyor, kontrol edemediği hareketler yapıyor. Ayrıca eksantrik bir tarafı da var. Hiç ihtiyacı olmadığı halde elektrikli bir tekerlekli sandalyeyle dolaşıyor. Ailesi köpeğini Murat’ın tavsiyesiyle stresini azaltır, kendini iyi hissetmesine yardımcı olur diyerek sahipleniyor. Gerçekten de çok işe yarıyor. Çok sevdiği orta boy köpeğinin adı Cesur.

Bu karakterler de Murat gibi diğerleri tarafından bir ayrık otu olarak görülüyor.

Murat yağmur çamur, tatil, hastalık demeden her gün Bağdat Caddesi boyunca yürüyüp yolunun üstündeki köpek sahiplerinden köpeklerini alıp Fenerbahçe sahiline doğru bir rota izlemektedir. Diğerlerinden farklı olarak yakın gördüğü ve köpeklerini gezdirdiği arkadaşlarının evlerine uğradığı, ayaküstü sohbet ettikleri, çay kahve için kısa da olsa evlere misafir olduğu zamanlar da olur. Bu kısa molalardan da büyük keyif alır. Dertleşirler, gülüşürler birlikte.

Murat yıllardır geçtiği ara sokakların, caddenin esnafını, mahallenin eskilerini de tanımaktadır haliyle. Onlarla da selamlaşır yol boyu. Kısa sohbetler eder. Aksi karakterine rağmen mahallelinin de onu sevdiğini görürüz. Çünkü iyi bir adamdır Murat. Lafını sakınmaz belki ama kalbi temizdir.

Her gün dura kalka, telaşsız, sakince aldığı bu yolun üzerinde bir yanı küçük bir pet shop olan bir veteriner kliniği vardır. Murat her gün buraya uğrar, hem sahibesi Yeşim’le sohbet eder hem de ihtiyacı olan şeyleri alır.

Mesela hem kendi köpeği hem de sokaktaki köpeklere vermek için kuru mama, bazen oyuncak, zaman zaman köpek pisliklerini toplamak için poşet, ödül maması gibi… Dükkândan çıkarken çoğu zaman Yeşim de kendi köpeğini alıp ona katılır. Birlikte Fenerbahçe sahiline giderler

Murat yol boyunca etrafta gördüğü, bildiği bütün sokak hayvanlarını da kontrol eder. Göremezse arar, sorar soruşturur. Yolu üzerindeki her hayvandan sorumlu hissetmektedir kendini. Bunun yanında eğer hayvanlara karşı yanlış bir şey görürse lafını sakınmaz.

Cesurca meydan okuyabilir eğer bir hata görürse hayvanlara karşı. Ayrıca hayvanlarla ilgili doğru bilinen yanlışları duyunca tüyleri diken diken olur Murat’ın. Tüm hayvanlarla ilgili klişeler Murat’ın hassas noktalarındandır.

Fenerbahçe’deki çimlerde ise köpeklerin tasmalarını çıkarırlar. Köpeklerin serbest zamanıdır bu. Kendi aralarında eğlendikleri, oynadıkları, koştukları… Murat her gün burada karşılaşan köpek sahipleri için de önemli biridir. Hepsi sever Murat’ı. Hayvanlarla ilgili sormak, bilmek istedikleri her şeyi Murat’la konuşurlar.

Köpekler oynarken Murat ve Yeşim de sohbet eder. Belli ki aralarından ismi konmamış bir çekim vardır. Adı konmasa da ikilinin arasındaki derinlerde bir yerde arkadaşlıktan öte bir yakınlıktır. Ancak kimse yüksek sesle bunu dile getiremez, kimse diğerine açılamaz.

Murat bir sabah yine köpekleri evlerinden toplayarak yoluna devam ederken “ikinci grup”a dahil ettiği köpek sahiplerinin köpeklerinin bundan sonra başkası tarafından gezdirileceğini öğrenir. Demek ki benden bir başkası daha bu işi yapıyor artık diye düşünür. Üzerinde durmaz. Yolda durumu Yeşim’e anlatır. Yeşim de şaşırır.

Ancak sahile geldiklerinde durumu çözerler. Köpekleri gezdirmeyi kurumsal olarak ele alan, bu işi sözde profesyonel olarak yapan bir şirket sahilde büyük bir alanı kendi müşterilerinin köpekleri için kapatmıştır. Hatta çalışanlarına bir örnek kıyafetler giydirmişler, başlarına da üzerinde köpek kulakları olan taçlar takmışlardır. Oldukça saçma görünüşleri vardır. Murat manzarayı görür görmez bu şirketin hayvan sevgisiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan birileri tarafından kurulduğunu anlar. Murat, köpekleri gezdir enlerle konuşur.

Hatta aralarında tartışma çıkar. Bu konuşma sırasında Murat, köpek gezdirme şirketini mahalledeki büyük pet shop’un paragöz ve hayvanları sevmeyen sahibi Tahir tarafından kurulduğunu öğrenir.

Murat bu şirketin elemanlarının köpeklere kötü davrandığını görür. Müdahale eder. Adamlar –ki neredeyse hepsi iri yarı ve sevimsizdirler Murat’ın gitmesi için gezdirdiği köpeklere özellikle de Murat’ın köpeğine kötü davranır, tekme atmaya kalkar. Zaten şiddet görmüş bir yavruyken alıp kurtardığı köpeğine böyle davranıldığını görünce Murat çıldırır. Adamlara saldırır. Kavga sonrası gelen polis karakola götürür. Allah’tan komiser tanıdık biridir ve Murat’ı tanımaktadır. Serbest bırakır Murat’ı ama mecburen uyarır da: Bir daha her ne nedenle olursa olsun kavga ederse içeri alacak, mahkemeye sevk edecektir.

Murat, Yeşim ve diğerleri birlikte bu şirkete karşı harekete geçerler. Önce küçük küçük başlarlar. Şirketin sahibi Tahir’i bu işleri bırakması için ikna etmeye çalışırlar ancak işe yaramaz.

Murat bu sırada Tahir’in bir köpek üretme çiftliği olduğunu hatta gezdirdiği köpeklerin bir bölümünü sahiplerinden habersiz bu çiftlikte kullandığını öğrenir. Gözleriyle görmek için gizlice çiftliğe girer. Gerçekten de köpeklere kötü davranılan, yasalara uymayan bir yerdir burası. Bu durumu komisere anlatır. Fakat köpek üretme çiftliği kurmak yasa dışı değildir. Ama usullere aykırıysa, işte o zaman kapatmaları mümkün olabilecektir.

Murat çiftliğin köpeklere kötü davrandığını kanıtlamak için bir plan yapar. Arkadaşlarıyla birlikte çiftliğe girerler, fotoğraflarını çekerler. Bunu komisere götürmeye çalışırlarken Tahir’in adamları da peşlerindedir. Tam adamları atlatıp komisere geldiklerinde Tahir’in Yeşim’i rehin aldığını öğrenirler.

Fotoğrafları verirlerse kıza zarar vereceğini söylemektedir. Muratlar fotoğrafları vermekten vazgeçer. Hep beraber Yeşim’i kurtarmaya giderler. Akıllıca bir planla ama zorlanarak Tahir’i alt eder, Yeşim’i kurtarır, Tahir’i de polise verirler.

Tüm bunlar olurken bir yandan da kahramanlarımızın kişisel öykülerini izleriz. Murat ve Yeşim’in arasında her gün daha da belirginleşen bir aşk vardır. Ama bir türlü açıklamamaktadırlar

birbirlerine. Nejat sonunda dayanamaz ve ikisini bir araya getirmek için kollarını sıvar. Fakat tam bu işi halledeceğini düşünürken birden ortaya Murat’ın eski belalısı Berna çıkar. Murat’la hiçbir zaman birlikte olmamışlardır ama peşini de bırakmamıştır Murat’ın. Berna’nın çıkışı Yeşim ve Murat’ın birbirlerine açılması sürecini yavaşlatır.

Ayrıca arada Adana’dan İstanbul’a iş bulmaya gelen Murat’ın kuzeni Rüstem de olayların karışmasına neden olur. Rüstem tatlı dilli, şeytan tüyü olan bir adamdır. Ama biraz alavere dalavere sevmektedir. Kendini bilmez tavırları yüzünden Murat’tan sürekli azar işitir. Ancak yine de Murat Rüstem’i sever, koruyup kollar. Rüstem sık sık olayları karıştırır.

Ayrıca yine Murat, Melis’in yanında Eren’le tanışır. Çocuğun ailesine köpek almalarını öğütler. Murat’ın sözüne güvenerek barınaktan köpek sahiplenen aile sayesinde Eren biraz olsun düzelir. Bu Eren’in de aralarına katılmasına neden olur.

Dizimiz, Tahir yakalandıktan sonra Murat ve Yeşim’in de bir araya gelmesiyle sona erer

dikkat köpek var

Puanla!
[Toplam: 5 Ortalama: 4.8]

Yorum Yap

Mail adresin yayınlanmayacak.